Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çeviri | William Smaldone - Rudolf Hilferding için Sosyalizm Özgürlükle İlgiliydi

Avusturyalı sosyalist, ünlü eser Finans Kapital’in yazarı Rudolf Hilferding, özgürlük ve demokrasiyi merkeze alan bir sosyalizmi savunurken Marksizm’in araçlarını kapitalist ekonominin dönüşümüne dair titiz bir kavrayış geliştirmek için kullandı. 1902 yılının Nisan ayında yirmi dört yaşında adı sanı duyulmamış Avusturyalı bir sosyalist olan Rudolf Hilferding, Avrupa sosyalizminin önde gelen teorik dergisi Die Neue Zeit’ın (Yeni Çağ) editörü ve hareketin en önemli teorisyeni Karl Kautsky’nin dikkatini çekti. Hilferding tıp eğitimini henüz tamamlamıştı fakat aslında siyasal iktisat ilgisini çekiyordu ve alana yaptığı katkının Kautsky tarafından da onaylanmasını umut ediyordu. Avusturyalı iktisatçı Eugen von Böhm-Bawerk tarafından Marx’ın Kapital’inin temellerine saldırılan ‘Marx ve Marksist Sistemin Bitişi’ adlı eserin eleştirisini yapmaya çalıştığı bir makaleyi Kautsky’ye göndermişti. Kautksy makaleyi yayınlamamakla birlikte makaleden etkilenmişti. Hilferding’den dergiye düzenli olarak ...

YENİDEN FETİH VE DENİZAŞIRI İMPARATORLUK

     1492 yılında Gırnata Nasrî Krallığı’nın hakimiyetinin sonlandırılması üzerine İberya’da bulunan Müslümanlar hakimiyeti tamamen kaybetmişlerdi fakat bölgede yaşamaya devam ettiler. Yeniden fetih -reconquista- tamamlanmıştı ve İspanya ekonomik olarak rahat bir konumda bulunuyordu. Bu ekonomik rahatlama zenginleşmeye yol açacak ve İspanya İmparatorluğu küresel öneme sahip olmaya ve Avrupa’da ana aktör olmaya başlayacaktır. 1492-1516 DÖNEMİ - İMPARATORLUĞUN DOĞUŞU  I. Isabel ve II. Fernando’nun evliliği Kastilya ve Aragon Krallığı’nı birleştirmiş ve İberya’daki İspanya hakimiyetini güçlendirmişti. Zaten bu evlilik Gırnata’ya yapılan seferlerin de ana motivasyon kaynağını oluşturmuştu. I. Isabel ve II. Fernando, krallık otoritesini konsolide etmiştir. Krallık otoritesinin konsolidasyonu Isabel ve Fernando’nun daha rahat hareket etmesine ve yeni maceralara girişmesine ön ayak olmuştur.  Portekiz, Afrika’nın güneyinden dolaşarak Asya’ya ulaşmayı başarmış ve ye...

Çeviri | Manos Kanderakis - Nikos Poulantzas: Habis Melanom

Bugün, aramızdan ayrılmış fakat bizi hala etkilemeye devam insanların düşüncesinden bir parça almak için zaman ayırıyoruz. 3 Ekim 1979’da Nikos Poulantzas 43 yaşındayken intihar etti. 21 Eylül 1936’da doğmuş ve Atina’daki Vathis meydanına yakın Verantzerou sokağında yaşamıştı. Atina Üniversitesi uygulama okulu ve Atina Fransız Enstitüsü’nde aynı zamanda eğitim gördü. 1953 yılında Fransız lise derecesi yani ‘baccalaureat’ aldı. Ardından Atina Üniversitesi Hukuk Fakültesine gitti ve 1957’de ‘pekiyi’ derecesiyle mezun oldu. Deniz Kuvvetleri’nde askerlik hizmetini gerçekleştirdikten sonra 1960 yılında avukatlık sertifikasını aldı ve Almanya’ya gitti. Fakat Poulantzas hayatı boyunca asla avukatlık yapmadı. Münih ve Heidelberg üniversitelerinde bazı felsefe ve hukuk felsefesi seminerlerine katıldı. Yüksek lisans tezi bu çalışmalardan açıkça etkilenmişti ve ‘Almanya’da Doğal Hukukun Dirilişi’ başlığını taşıyordu. Ardından Paris Hukuk ve İktisat Çalışmaları Bölümünde 1961 ve 1964 arasında ...

Biden ve İklim Değişikliği Üzerine Bir Deneme

                   Kasımın ilk haftası boyunca dünya ABD seçimleri ve geç açıklanan seçim sonuçları üzerine yoğunlaştı. Bir tarafta iklim değişikliği konusunu dahi yalanlayan ve ülkesini –her ne kadar uygulanmasa da önemli bir metin olarak ortada duran- Paris İklim Antlaşması’ndan çeken mevcut başkan Donald Trump ve diğer tarafta 2050 yılına kadar net karbon-sıfır sözü veren ve ülkesini tekrar Paris İklim Antlaşması’na dahil edeceğini duyuran Joe Biden yer aldı. Birçok iklim aktivisti, çevre bilimci ve siyasetçi seçim sonuçlarını iklim değişikliği için bir zafer olarak niteledi. Peki gerçekten öyle mi?         İlk bakışta, elbette dar bir mantığa sahip ve iklim değişikliğini dahi siyasi manevraları uğruna yalanlamakta bir beyis görmeyen Trump’ın yerine iklim değişikliğiyle hem kısa dönemde hem de uzun dönemde savaşma sözü veren Joe Biden’ın seçilmesi olumlu gözükmektedir. Ancak kapitalist si...

Fransız Devrimi'nde Kadın

- Kadın kimdir ? +Dünyanın yarısı. - Siyasal düzende şimdiye kadar ne olmuştur ? +Hiçbir şey -Ne istiyor ? +Bir şey olmak.      Emmanuel Joseph Sieyes’in 1789’da kaleme aldığı “Üçüncü Tabaka Nedir?” isimli kitabının girişinde “üçüncü tabaka”nın tanımı olarak yer alan pasaj, o dönemdeki kadınların durumunu anlatmak için bu şekilde uyarlanabilir. Kadınların tarih sahnesine birer politik özne olarak çıkması bakımından Fransız Devrimi, kadınların tarihinde özel bir öneme sahiptir. Büyük toplumsal ve siyasal dönüşümlere sebep olan Devrim’e en ön saflarda katılan ya da monarşiyi savunan karşı devrimci kadınlar, Devrim’in her safhasında öyle ya da böyle “bir şey”di.      Ele alacağım yazıda, Fransız Devrimi’nden bazı kadınları anlatırken, rollerini ne yüceltme ne de küçümseme çabası içerisinde olacağım. Devrim’de yer alan tüm kadınlara burada yer vermem ya da onları detaylıca anlatmam mümkün olmayacak dolayısıyla çabam; birinin kızı, kız kardeşi, karısı ol...