Plastik, çeşitli
organik ya da inorganik elementlerin oluşturduğu bir maddedir. Ucuz ve işlevli
olması itibariyle insan hayatında önemli bir yer tutmaktadır. Zaman içerisinde
plastikler, oyuncaklardan tıbbi malzemelere, motorlu araçlardan su şişelerine, bilgisayarlardan
ev eşyalarına; hayatın her alanına yayılım göstermiştir. Hayatımızın bu kadar
içine girmiş olan plastiği ortadan kaldırmak fikri bile ilk bakışta çok saçma
ve olanaksız gelmektedir. Ancak plastiğin çevreye verdiği tahribatın bir
faturası çıkarıldığında hayatımızdan çıkarmanın maliyetinin çevremize verdiği
zarar yanında çok daha karlı kalacağı bir durum görülecektir.
Plastikler geri
dönüştürülebilir olsa da bu üründen ürüne yüzdelik dilim bakımından değişiklik
göstermektedir. Her ne olursa olsun kullanım-dışı kalan plastikler doğayı
tahrip etmeye ve okyanusları kirletmeye sebep olmakta. Pasifik Okyanusu
üzerinde oluşan çöp ada bu duruma açıklayıcı bir örnek olarak verilebilir.
Türkiye’nin iki katı büyüklükte olan bu plastik çöplerden oluşmuş bölge, bir
görüntü kirliliğinin ötesinde sudaki biyo-çeşitliliğe ciddi zararlar yaratan
bir noktadadır. Okyanus canlılarınn yaşamlarını ciddi olarak etkilemektedir. Bunun
dışında birçok örnek, doğal yaşama zarar vermektedir.
Plastiklerin
böylesi bir etkisi varken devletlerin bir dizi adım atması kaçınılmaz olmuştur.
Bu adımlar ise ilk olarak AB’den gelmekte. 2018 yılının sonunda AB’nin almış
olduğu tek kullanımlık plastiklerin kullanımının sınırlandırılmasına ve
kaldırılmasına ilişkin karar çok önemlidir. Karar, bu uygulamanın 2021’de tüm
üye devletlerde yürürlüğe girmesi şeklindedir. Bir süredir tek kullanımlık
plastiklerin yaygınlığının plastik kirliliği ve çevre kirliliği hususunda ciddi
bir etken olduğu tartışmaları üzerine alınan bu karar diğer devletlerin ve
çeşitli çevre örgütlerinin de tutumlarına başka bir perspektif ekledi.
Geçtiğimiz yaz aylarında Almanya’da, tek kullanımlık plastiklerin kullanımının
3 Temmuz 2021’de tamamen sonlandıracağını yasalaştıran karar bu hususu
tekrardan gündeme getirdi ve bunu hayata geçirdi. Bilhassa Covid-19
pandemisinin çevresel faktörlere bağlı olarak yayılım farklılığı gösterdiği
tespiti bu denli çevre hassasiyetlerinin artmasına sebep olurken tek
kullanımlık plastiklerinin varlığının sorgulanmasına da ‘vesile’ oldu.
Geçtiğimiz
hafta, Birleşik Krallık’ta da tek kullanımlık plastikler yasaklandı. Brexit
süreci sonrası AB’den ayrılan Britanya Adası’nın AB dışından böylesi bir
refleks göstermesi önemlidir. Ayrıca Almanya’nın ardından çeşitli AB üyelerinin
de süreci hızlandırması söz konusu. Bazı ülkelerin yasaklama doğrultusunda
adımlar attığı bir tablo ortada.
Tüm bunların yanında, çevre bilimciler ve çevre aktivistleri tarafından ortak bir kanaattir ki tek kullanımlık plastiklerin yasaklanması önemli bir adım olsa da yeterli değildir. Tümüyle hayatın her alanına dokunan bir dönüşüm ve bunun için bir planlama ihtiyaçtır. Gezegenin geleceği iklim değişikliği gibi biyo-çeşitlilik ve temiz su konuları da kritik ve iç içe hususlardır. Plastik kullanımını en aza indirmek şarttır. Eğer plastik kullanımında azaltıma gidilmezse, plastiklerin nereye gideceği açıktır.
-Mertcan Keleş
Yorumlar
Yorum Gönder