Doğanın
tahribatı her geçen gün yoğunlaşmakta. Kapitalist kar mantığı, özellikle
neo-liberal küreselleşmenin yoğunlaşmasıyla sınırsız sermaye birikimi için
sınırsız coğrafi yayılmayı bir zorunluluk olarak merkezine oturtuyor ve bu yüzden de onun menzilinin genişlemesi
dramatik bir hal alıyor. Bu genişlemeden nasibini en acı şekilde alan ise
ormanlar.
Özellikle son
dönemde Dünya’nın dört bir yanında ve hatta Türkiye’de önemli orman yangınları
yaşanmakta ve bu gelişme de bir dizi tartışmayı peşinden getirmektedir.
Kimilerinde ağırlıklı görüş iklim değişikliğinin yarattığı hava olaylarındaki
aşırılıklarken kimilerinde mevcut bölgelerin rant uğruna heba edildiği görüşü
ortaya çıkmaktadır. İlkine bir türlü yağmur yağışının gerçekleşmemesinden
kaynaklı olarak söndürülemeyen Avusturalya orman yangını örnek verilebilirken
ikinci gruba ise Brezilya’da yağmur ormanlarının tarıma açılması için çeşitli
düzenlemelere maruz kalması veya Türkiye’de bazı orman yangınları bölgelerine
oteller yapılması örnekleri verilebilir. Her ne sebeple olursa olsun ormanların
yok olması dünya için ciddi sorunlar yaratmaktadır.
Ormansızlaşma,
öncelikle biyoçeşitliliğin ciddi yara alması anlamına gelmektedir.
Biyoçeşitlilik, belli bir bölgede veya toplam olarak dünyada var olan yaşam formlarının
çeşitliliğini ifade etmektedir. Bu haliyle düşünüldüğünde ormanlar
biyoçeşitliliğin en yüksek olduğu alanlardır. Ancak bugün bunun önemi göz ardı
edilmektedir. Örneğin bir orman yangınından sonra hemen ağaç dikme kampanyaları
başlatılmaktadır. Bu gayet doğru ve anlaşılabilir bir adımken esas bir nokta
gözden kaçmakta. Bir orman yangınında 5000 ağaç yandıysa, bunun yerine dikilen
5000 ağaç asla yangından önceki 5000 ağaca eşit değildir. Çünkü 5000 ağaçlık
bölgede yaşanan orman yangını, yalnızca ağaçların değil o bölgedeki
biyoçeşitliliğin, yani farklı yaşam formlarının da sonunu getirmektedir.
Haliyle ormansızlaşma, biyoçeşitliliğe ciddi bir zarar vermektedir.
Biyoçeşitliliğin
önemli zarar görmesiyle hem paralel hem de başka bir gelişme ise ormansızlaşmaya
bağlı olarak zoonotik salgınların artmasıdır. Covid-19 pandemisinin de
gösterdiği gibi zoonotik bir salgının alabileceği boyut dönülmez sorunlar
yaratacak düzeye ulaşabilmektedir. Bunun önemli bir sebebi yaban hayatının yok
olması ve doğal dengenin buna bağlı olarak tahribidir. Yani ormansızlaşma ile
yaban hayatı yakından ilişkilidir ve ormansızlaşmaya bağlı olarak dengesizlik
ortaya çıkmaktadır.
Bunun yanı sıra
ormanlar bulundukları bölgelerin ciğerleridir. Örneğin Amazon Ormanları’nın
yanması sonucu hava kirliliğinin artacağı, bölge topraklarının
verimsizleşeceği, iklim krizinin yoğunluklu hissedileceği çeşitli raporlara
konu olmuştur. Bunlar basit ve birkaç kelimelik sorunlar gibi görünse de
aslında dünyanın karşı karşıya olduğu son derece önemli sorunlardır.
Ormansızlaşmanın
önüne geçmek için bir dizi önlem almak, hem ona sebep olan unsurlarla
mücadeleyi geliştirecekken hem de daha ciddi sorunların açığa çıkmasını
önleyecektir. Ormanların, dünyadaki tüm canlıların yaşamı için doğrudan ve
dolaylı birçok önemli katkısı olduğunu unutmamak ve buna göre hareket etmek
gerekir. Tekrar ve tekrar söylemek gerekir ki 5000 tane ağaç, 5000 ağaçlık bir ormana
eşit değildir.
-Mertcan Keleş
Yorumlar
Yorum Gönder