Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çeviri | Leon Trotsky’den Seçmeler

  1. Eşitsiz ve Bileşik Gelişme Teorisi Geri kalmış bir ülke, gelişmiş ülkelerin maddi ve entelektüel ilerlemelerini benimser. Ancak bu, onların geçmişlerinin tüm aşamalarını körü körüne takip edip yeniden ürettiği anlamına gelmez. Tarihsel döngülerin tekrarı teorisi -Vico ve daha yeni takipçileri- eski kapitalizm öncesi gelişimin yörüngelerinin gözlemine ve kısmen de kapitalist gelişimin ilk deneylerine dayanır... Ancak kapitalizm, bu koşulların aşılması anlamına gelir. İnsan gelişiminin evrenselliğini ve kalıcılığını hazırlar ve bir anlamda gerçekleştirir. Bununla, farklı uluslar tarafından gelişme biçimlerinin tekrarı dışlanmış olur. Gelişmiş ülkelerin peşinden gitmek zorunda kalsa da geri kalmış bir ülke gelişmeleri aynı sırayla takip etmez. Tarihsel geri kalmışlığın ayrıcalığı -ve böyle bir ayrıcalık vardır- bir dizi ara aşamayı atlayarak, belirli bir tarihten önce hazır olan her şeyin benimsenmesine izin verir ya da daha doğrusu bunu zorunlu kılar. Barbarlar, geçmişte bu ik...

Çeviri | Sandra Bloodworth - Tecavüz, Cinsel Şiddet ve Kapitalizm (II)*

Kadına Karşı Şiddetin Yaygınlığı Çağdaş feminist hareketi etkileyen ilk eserler kadına karşı şiddetle sistematik olarak uğraşmıyordu. Fakat İkinci Cinsiyet’te Simone de Beauvoir, kadın ve erkek arasındaki her cinsel ilişkinin aslında şiddet içerdiğini iddia ediyordu. Bir kadının cinsellikle ilk karşılaşması “kızı, kadına dönüştüren bir şiddet eylemi”ydi. Simone de Beauvoir, kadının “alınması”, ona “tecavüz edilmesi”, erkeğin cinsel hareketlerine “boyun eğmesi” gibi eşitsiz ilişkiyi ortaya koyan bütün ifadeleri kullanıyor. [10] Cinsel Zorbalık (Against Our Will) adlı 1975 tarihli eseriyle Susan Brownmiller, bu analiz biçiminin yayılmasında etkili olmuştu. De Beauvoir’a göre “dünya, ezelden beri erkek dünyasıydı”.   “Ve kadın avlanan cinsti.” [11] Brownmiller’a göre ise, tecavüz “ tüm erkeklerin tüm kadınları korku halinde tutmasına yarayan bilinçli bir süreçten başka bir şey değildi” [12] . Bu vurgu, kimi zaman tüm cinsiyetçiliği şiddet başlığına sıkıştırmakla birlikte, olduk...